Bugüne kadar düğmelere ya bir moda tüketicisi gözüyle ya da bir hevesli terzi gözüyle bakmıştım.... ta ki Agusto Esquivel'in çalışmalarını görene dek.
Agusto Esquivel de benim zamanında yaptığım gibi çocukken evindeki düğmelerle oynamaya bayılırmış. Büyükannesinin dikiş kutusundaki düğmeleri karıştırırken, birçokları için sıradan ve küçücük nesneler olarak görülen düğmelerin son derece özgün ve değerli parçalar olduğunu düşünürmüş.
Düğmeleri molekülün içindeki atoma benzetirken, her bir düğmenin bütünü oluşturan mükemmel parçalar olduğunu hayal edermiş. Bu bakış açısının yaratıcılıkla buluştuğu noktada da birgün ortaya böyle bir sanat çalışması çıkarmış.
Harika öyle değil mi?!
"Sanatta kaosun içindeki mükemmel düzen fikrine hayranım: göze katı görünen bir nesnenin dokunduğunda son derece kırılgan ve değişken olması; sıradan bir objenin bir sanat eseri parçası olarak kullanılarak çok daha karmaşık ve ilgi çekici bir şeye dönüşmesi fikrine hayranım." diyor Esquivel.
Milyonlarca düğme kullanarak heykeller oluşturan Arjantinli sanatçı yaratım sürecini şöyle anlatıyor:
"Düğmeyi kulağıma tutuyorum ve bana ne olmak istediğini söylüyor." (aynı cümleyi kumaşları için söyleyen var mı aranızda? ;) )
Esquivel'in düğmelerden yarattığı heykeller Miami'de bir sanat müzesinde sergileniyor. Bu müzeyi ziyaret etmek isterdim gerçekten. Aslını görene kadar suretleriyle idare etmek istiyorsanız sanatçının sitesini ziyaret edebilirsiniz:
http://www.augustoesquivel.com/
Hepsi birbirinden hoş :)
YanıtlaSilevet... şekerci dükkanı gibi! :)
Sil