Bir süredir yorumlara yanıt veremeyişimden ve yeni yazı çıkartamayışımdan anlamışsınızdır belki. Geçtiğimiz hafta arazi görevindeydim yine :) FB ve twitter sayfalarını takip etmeyenlere söylüyorum tabii bunu. Yoksa çok güzel gırgır yaptık biz bazı okurlarla oralarda...
Bu gidişimle birlikte 4. kez ziyaret ettiğim, her seferinde sokaklarında gezmeye doyamadığım kent Riga'daydım yine geçtiğimiz hafta. Bay KendinDik'in iş sebebiyle sıkça gittiği bir güzel Baltık şehri burası. İki proje arasındaki bekleme sürem biraz uzayınca, Bay KendinDik'in reddemeyeceği bir kuyruk olarak katıldım seyahatine :)
Hevesli ve heyecanlı valiz hazırlıklarımda seyahat sırasında yazılarımdan eksik kalmayayım diye yanıma bilgisayarımı aldım. Ne var ki, gelmeden önce artık doydum nasıl olsa gezmeye diye düşündüğüm bu sessiz kentin sokaklarında gezmek öyle karşı konulmazdı ki yine, ne bilgisayarımı açtım doğru dürüst ne de getirdiğim kitabın kapağını.
Size Riga'yla ilgili yeni birşeyler anlatmam pek mümkün değil sanırım. Daha önce uzun uzun yazdığım gezi yazılarına bakabilirsiniz henüz okumadıysanız. Sessiz sokaklarında gezerken ruhuma iyi gelen bu şahane manzaraları, puslu havada çekilmiş olmalarına rağmen yine paylaşmak istedim meraklısıyla.
Art Nuveau tarzıyla yapılmış binaları izlemek, bina detaylarını tek tek görmeye çalışmak, o binaların nasıl da tertemiz korunduğuna şahit olmak müthiş bir keyif. "Keşke... ah keşke... ah benim canım ülkem..." demeden gezebilmek ise büyük başarı!
Neyse canım, Ankara'ya dönünce 25 milyon TL'mizle yapılmakta olan 5 şaheser şehr-i melih kapısının bitmeye yakın olduğunu duydum da içime su serpildi...
Her seyahatte dediğim gibi, fantastik edebiyat düşkünleri için eski Avrupa kent merkezlerini gezmek ayrı bir cazibe. Yüzyıllar önce yapılmış binalardaki fantastik detaylar büyük keyif veriyor.
800 yıllık tarihe sahip eski kent merkezi ise, onu çevreleyen nispeten yeni Art Nuveau mimarili binalardan bambaşka bir atmosfere sokuyor hayalgücü yüksek gezginleri :)
Daracık sokakları pırıl pırıl taş yapıları, şimdi şu köşeden nasıl bir güzellik çıkacak acaba hissiyle gezmenizi sağlıyor.
İşte meydanlardan biri. Geçtiğimiz yaz aile boyu yaptığımız ziyaret sırasında yaz festivalini bu meydanda kutluyorlardı. Şimdi sessiz ve kimsesiz görünse de, bir açık hava sanat müzesi hissini kesinlikle kaybetmiyor. Yine daracık bir sokak ve aydınlatma detayları bende parıltılı oltaya koşan sazan balığı etkisi yaratıyor. Hemen gidip o sokağın ucu nereye çıkıyor diye bakıyorum.
Bakmayın böyle sofistike pozlara... 4. gelişim daha ilk kez Opera salonunu ziyaret edelim dedik. Bit kadar ülke zaten... Çarşı pazar gezmek de bir yere kadar... Hem o yılbaşı elbisesini henüz hiç giyememişim (yılbaşı dahil :/ )...
İlk bulduğumuz fırsatta aldığımız biletlerden şansımıza la Bohema gösterisi çıkıyor. Bir önceki gün Carmen varmış. Kaçırmışız :/ Bu da fena değildi hani...
Çoğu Avrupa başkentindeki salonlara göre biraz küçük bile sayılabilecek bu muhteşem opera binasında bir gösteri izlemek çok büyük bir keyif. Letonya öyle zengin bir ülke değil. AB üyesi olmadan önce uzun bir Sovyetler Birliği deneyimi var. Nüfus az olduğundan da zengin sınıf da az sanırım.
Arkadaşlarıya ya da ailesiyle opera izlemeye gelenlerin hepsinin giyim kuşamına verdiği önemi görmek çok etkileyiciydi. Fakiri de belli, zengini de... Ama hepsi belli ki en özenli kıyafetlerini giyerek gelmişler. Salona kuşbakışı açıdan, avizeye komşu vaziyette bilet alabildik de oradan biliyorum! Herkesi gördüm :)
Ben tabii yakıyorum ortalığı KendinDik marifeti elbisemle! Durun bakıyim nasıl havalı poz veriliyordu? Evet evet... sağdaki şekilde!
Üstüne birşey almadan giymek kesinlikle çok daha başarılı yapardı bu elbiseyi ama kenti çevreleyen nehrin buzla kaplı olduğu bir ortamda siz giyin tabii straples elbiseleri... Ben tutmayayım.
Bunu da iyi dedim de... sonraki akşam giymedim sanki! Benim geçmiş yazıları da dikkatli takip edenler bilir. Benim gece etkinliklerine katılma problemim var! Uykum geliyor.. Gözlerim kapanıyor... Sevmiyorum yahu gece gezmelerini! Düğünlerden de pek haz etmiyorum. Bangır cangır müzik, kötü kötü yemekler ayyy! Asosyalim n'apıyım?!
Gel gör ki, iş elbise dikmeye gelince bayılıyorum parti elbisesi tarzında abiye kıyafetler tasarlayıp üretmeye! Yap yap da... nerede giyerim diye sonra düşün dur!
Ama bu adama da yazık. Tanışırken dedin mi adama "Merhaba... Ben tavuk. Bildiğin tavuk..." diye! Mecbur çıkacağım arada. Önce uzuun bir öğle dinlenmesi. Ardından 4 lt kahve tüketimi. Sonra hızlıca giyinip süslenip dışarı çıkmaca. Kuzey ayazında straples elbiselerle gezerken "kulunçlarımı üşütür müyüm acaba?..." endişesini yüksek sesle söylememe... İşte mutlu evliliğin sırrı :)))
Velhasıl, geçen yazılarda bahsettiğim o straples elbiseyi bitirdim yola çıkmadan önce. Gündüz vakti fotoğraflarımı tamamlar tamamlamaz yayınlayacağım onu da...
Şimdi, diğer işlere koşturmaya başlamadan önce, sizi birkaç park manzarasıyla uğurlamak isterim.
"Ağaçlardan sarkan hediye paketleri..."
"inş cnm yaa köprüsü"
Aaa böyle sanatın içine tüküreyim diyen yok heykelcikleri...
"Dertli dertli çal kemancı konulu bir eserimiz"
Meraklısına Not:
Riga'yla ilgili eski "gezgin terzi notları":- Gezdim, gördüm, yedim, içtim
- Sokaklar, Gece Hayatı ve... Kumaşçılar!
- Turaida Kalesi
- Masal ormanına yolculuk - benim en sevdiğim yazılarımdan ve mekanlardan biri bu! :)
Yine harkia yazı,yine harika gezi.Benim de gidesim geliyor ama gezgin terziyle..Blogerlar toplanıp bir seyahat mi düzenlesek topluca:D ..Ben üç çocuğu nereye bırakıyorsam hayallerime de bakın:??!Bu arada elbise asla gözümden kaçmadı.O nefis kumaşı ve detayları bekliyorum heyecanla:))
YanıtlaSilolur olur... bebeler biraz büyüsün. hepsi olur :)
Silohh süper valla, ben de böyle iş istiyorum, bol yurtdışı seyahatli! yılbaşı elbisemi henüz bende giyemedim, hemen bir yerlerde giyip benim de bloğumda paylaşmam lazım, sizin öğren çekirge yazılarınızla ;)
YanıtlaSilvallahi ben kendi iş hayatımda da hep gezenti oldum :) çocuk yapıncaya kadar süper bir his. sonrası biraz zahmetli olabiliyor :D
SilCok guldum tavukcum, harika bir yazi olmus. Gece elbiselerini kullanabildigin icin ayrica sevindim. Kulunclarini usutmeden eve donme basarini kutlarim :)
YanıtlaSilMehtap
ay çok mersi! hafif tutulmuş sırtım. viks sürdüm de ter atayım dedim... seksapelimin doruklarındayım!
Sil;-)))
Fotoğraflara tekrar tekrar baktım ve hayran kaldım! Ne kadar güzel detaylar yakalamışsın!
YanıtlaSildaha yayınlamak isteyip de abartmayayım diye bıraktığım öyle çok fotoğraf var ki! neyse ben baymayayım, ayarlayın kendiniz gezin :)
Silbeğenimi belirtmek ve yorum yazmak için gerekli kelimeleri bulup cümle kuramıyorum
YanıtlaSilbunu nasıl kurdum bilmiyorum :)))
sadece Harika demeye gücüm yetti :))
Ama bence cümle yapısı pek güzel olmuş. İmla hataları üzerinde de biraz daha dikkatli durursak harika cümleler çıkar bence sizden de sevgili Berna! ;-))
Silne güzel bir hatıra :) yurt dışına hiç çıkmadım inşallah o da olacak bir gün :)
YanıtlaSilOlsun olsun... herşey gönlünüzce olsun!
Silgezmek çok güzel birşey...
ayy canım yurtdışı çekti :)
YanıtlaSilhihihihiiii... benim bir de eskişehir yazım var ki... onu yayınlayayım da bakalım bu aşerme sadece yurtdışına mı ait kalacak yoksa gezme fiiline mi? ;-)
SilÇok güzel bir yermiş ağzımın suyu aktı okurken :)) Ama Carmen'i izlemeyi bende çok isterdim. Şanslısın:)) O hediye ağacı hoşuma gitti. Benim için de gez eğlen :))
YanıtlaSilBen bol bol gezdim. Darısı sizin başınıza sevgili Aycan ;-)
SilSıra elbiseli fotoğrafa gelince... Önce tanıyamadım, sonra biraz daha yakından baktım ki...
YanıtlaSilEvet o, gerçekten o. O cılız ama mağrur kumaşın zaman içerisinde böyle alımlı bir elbiseye dönüşebileceğini, Riga'yı gölgede bırakacak kadar havalı hatta işveli ve cilveli bir şahesere dönüşebileceğini kim bilebilirdi?
Elbette ki Sensei! İşte o bu yüzden Sensei ya zaten :)
Riga gezmeleri bahane, elbise şahane...
hele bir de haddinden fazla kilolu bir vücutta sergilenmesi var kiii... o garibim kumaş mağrur mu mağdur mu kalıyor ben karar veremedim giydiğimde...
Silne sensei' i yahu... demeyin böyle :))
Elbiseler sahane, cok da yakismis.. Riga'ya giderken, (koy yolu sanki) Minsk diye bir kasaba var. Oraya da beklerim. Opera ve bale biletleri benden.. Gezgin terziyi gezdirmesi de..
YanıtlaSilSevgiler..
Bende bu gezgin genleri varken, eminim bir gün oraya gelme bahanesini de yaratırım! gelirsem de mutlaka haberiniz olur :))
Siloh akşam akşam kısa bir riga gezintisi yapmış oldum, hatta arada vitrin bakar gibi de 2 nefis elbise gördüm, daha ne olsun :)
YanıtlaSilriga- riga cetveli bağı kurmadan ayrılmak istemedim sayfadan ama çıkmadı ;)
riga-riga cetveli bağlantısı benim hiç aklıma gelmemişti bak! o kadar da gittim dedim :)))
Silolabilir mi acaba??? ;)
Yine güzel bir gezi..ve,yazısı..Harikasınız.
YanıtlaSilTeşekkürler :) Siz de harikasınız!
Silgezi yazılarınız süper, dikiş yayınlarınız daha süper, böyle okuyunca gaza grliyorum bişeyler dikmek için sonra haddimi bilip oturuyorum, hazır giyim sektörününde desteğe ihtiyacı var dimi ama :))
YanıtlaSilaa bilmeyin bilmeyin haddinizi! sınırlarınızı zorlamazsanız o haddin nerede bittiğini nasıl bileceksiniz? ;-)
Silbaşlayın ufaktan. gerisi nefis şekilde gelir..
:)) Gene gaza geldim, ben bu işi bi deneyeyim, eğer becerebilirsem hem sizinle hem de blogumla paylaşacağım. E o zaman bana kolay gelsin :)
Sil:))) olur olur. süper olur! önce kolay kalıp ve kolay kumaşlardan başlayın. sonra önüne geçemeyeceksiniz dikiş aşkınızın!
Silben yazıyı okumaya başlayınca kendime güldüm. :))) FB yi görünce Fenerbahçe'yle ne ilgisi var acaba dedim. :) Der demez tak etti: facebook. Gezdiğiniz yerler çok güzel. Ahh kısmet olur da ben de gider miyim acaba? Sevgiler.
YanıtlaSilBiri daha söyledi yukarıda. O diyene kadar bizim terzi rigasıyla Letonya'nın Riga'sı arasında bağlantı kuramamıştım ben :D
SilSiz de gezersiniz mutlaka... Herşey önce niyetle başlar ;)
sevgiler!